Suskunlar 
Çok çeşitli karakter ve hepsinin ayrı bir hikayesi var. Kişiden kişiye ya da bölümden bölüme hızlı geçişler okurken beni rahatsız etti. Buna karşın kurgusu ve olayların birbiriyle bağlantısı başarılı. Okurken bir yandan heyecanlandım, merak ettim bir yandan da kitap bitsin artık dedim. Kitap güzeldi diyemem ama çok kötü de değildi.
Ben gibi anadili Türkçe olan, edebiyat sever bir tarihçi için İhsan Oktay Anar içinde seve seve boğulacağınız bir deryadır. Eğer Osmanlı Türkçesi ile daha önce tevarih-i ali osman kitapları, şeriyye sicilleri, fermanlar, beratlar gibi envaî çeşit kaynak aracılığıyla hemhâl olmadıysanız Anar'ın kitaplarında kullandığı dilden alabileceğiniz keyfi sadece hayal edebilirsiniz. Hâl böyle olunca sadece Batın/Zahir, İsa/Tanrı, İncil (Başlangıçta şükût vardı), 7 Günah (Eflatun'un Galata Mevlevihanesi'nde

Anarın romanı kurgulamada bence çok ciddi sıkıntıları var, yani genel hikayeye çok az hizmet eden şeyler/kişiler sayfalarca anlatılıyor. Hele ki kullanmakta ısrar ettiği Anarca kelimeler beni rahatsız ediyor. Bu kitabın bitirilişini de açıkçası saçma buldum. Kitap bana ne kattı bilmiyorum ama okumasam da olurmuş gibi hissettim bitirince.
Edebiyatın ve dilin olanaklarını neredeyse sonuna kadar kullanmış. Olduğum yerden okumuyorum da anlattığı yerden izliyorum gibi hissettim. Olayların gelişmesini kendi hayatımı etkileyecekmiş gibi merakla bekledim. Mistik yanları da var hikayenin ama onlar da hiç gözüme batmadı. Sonuç olarak; İhsan Oktay Anar'ın anlattığı hikayeyi de anlatış seklini de sevdim.
Puslu Kıtalar Atlasına bayılmıştım. Suskunlarda aynı zevki alamadım. Takip etmekte zorlandım ve zaman zaman sıkıldım. Belki de zamanı değildi, ileri bir tarihte yine okuyabilirim.
Kitabın son sayfasını da okuyup kapatınca vay be nasıl bir hayal gücü, nasıl bir zeka diye hayran hayran düşüncelerle uzaklara dalıyorsunuz. Öyle bir atmosferin içine alıyor ki sizi, buram buram tarih, felsefe, tasavvuf satırlarında ilerliyorsunuz.Tabii yer yer Osmanlıca kelimeler olması beni de zorladı. Gidişata göre tahmin ettikleriniz de oluyor tamamen sözlük açıp okunmalı demiyorum ama ihtiyacınız oluyor. E o kadar emek vererek okumak da ayrı değerli kılıyor okumanızı.Kalın Musa, musîki
İhsan Oktay Anar
Paperback | Pages: 269 pages Rating: 4.34 | 4430 Users | 154 Reviews

Itemize Regarding Books Suskunlar
Title | : | Suskunlar |
Author | : | İhsan Oktay Anar |
Book Format | : | Paperback |
Book Edition | : | Anniversary Edition |
Pages | : | Pages: 269 pages |
Published | : | October 2007 by İletişim Yayınları |
Categories | : | Asian Literature. Turkish Literature. Fiction. Roman. Cultural. Turkish |
Explanation Conducive To Books Suskunlar
Eflâtun rengi hayaller kuran bir “suskun”un sözleridir, bu roman. İşittiğini gören, gördüğünü dinleyen, dinlediğini sessizliğin büyüsüyle sırlayan ve tüm bunların görkemini hikâye eden bir adamın alçakgönüllü dünyasına misafir olacaksınız, satırlar akıp giderken. O ise, muzip bir tebessümle size eşlik edecek, sessizce... Sayfaları birer birer tüketirken, benzersiz erguvanî düşlerin “gerçekliği”nde semâ edeceksiniz ve bu düşlerden âdeta başınız dönecek. Hayat kadar gerçek, düş kadar inanılmaz bu dünyanın tüm kahramanlarının seslerini duyacak, nefeslerini hissedeceksiniz. Çünkü Suskunlar, sessizliğin olduğu kadar, seslerin ve sözlerin, yani musikînin romanıdır. Sonsuzluğun derin sessizliğinin “nefesini üfleyen” ve ona “can veren” bir adamın hayallerinin ete kemiğe bürünmüş kahramanları, en az sizler kadar gerçektir; ya da siz, en az onlar kadar bir düş ürünü... Bağdasar, Kirkor, Dâvut, Kalın Musa, İbrahim Dede Efendi, Rafael, Tağut, Veysel Bey ve diğerleri... Onlar, sessizliğin evreninden İhsan Oktay Anar’ın düş dünyasına duhûl ederek suskunluklarını bozmuşlardır. Bir meczûp aşkı tattı, bir âşıksa aşkına şarkılar yazıp ruhunu maviyle bezedi; diğeri, kaybolduğu dünyada bir sesin peşine düşerek kendini buldu. Nevâ, belki de, herkesin âşık olduğu bir kadının pür hayâliydi. Hayâlet avcısı, kendi ruhunu yakalamaya çalıştı. Zâhir ve Bâtın ise, zıtlıkların muhteşem birliğinde denge bulan iki ayrı gücün cisimleşmiş hâliydi. Suskunlar’ı okuduktan sonra aynaya bakmak, yansıyan aksinizde gerçeği görmek, gördüğünüzü işitmek ve duyduklarınızla sağırlaşıp susmak isteyeceksiniz. Sayfalar tükenip bittiğinde, kim bilir, belki de “suskunlar”dan biriPresent Books To Suskunlar
Original Title: | Suskunlar |
Edition Language: | Turkish URL http://www.iletisim.com.tr/kitap/suskunlar/8095#.Vz7KYpGLTIU |
Rating Regarding Books Suskunlar
Ratings: 4.34 From 4430 Users | 154 ReviewsColumn Regarding Books Suskunlar
Puslu Kıtalar Atlası'nda olduğu gibi; diliyle, kurgusuyla, tarihi altyapısıyla sizi yakanızdan tutup eski İstanbul'da maceralara sürükleyen bir kitap.Kitabın konusu hakkında bir şeyler söylemek oldukça zor. Bir kaç cümleyle anlatılamayacak kadar etkileyici bir olay örgüsü ve değindiği onlarca konu var zira. Musikiden, tasavvuftan, aşktan, hayaletlerden ve daha pek çok konudan örülü bir masal adeta... Kalın Musa Neyzen Eflatun Davut Cüce Efendi Batın ve Zahir İbrahim Dede Tuğut,Rafael ÖteÇok çeşitli karakter ve hepsinin ayrı bir hikayesi var. Kişiden kişiye ya da bölümden bölüme hızlı geçişler okurken beni rahatsız etti. Buna karşın kurgusu ve olayların birbiriyle bağlantısı başarılı. Okurken bir yandan heyecanlandım, merak ettim bir yandan da kitap bitsin artık dedim. Kitap güzeldi diyemem ama çok kötü de değildi.
Ben gibi anadili Türkçe olan, edebiyat sever bir tarihçi için İhsan Oktay Anar içinde seve seve boğulacağınız bir deryadır. Eğer Osmanlı Türkçesi ile daha önce tevarih-i ali osman kitapları, şeriyye sicilleri, fermanlar, beratlar gibi envaî çeşit kaynak aracılığıyla hemhâl olmadıysanız Anar'ın kitaplarında kullandığı dilden alabileceğiniz keyfi sadece hayal edebilirsiniz. Hâl böyle olunca sadece Batın/Zahir, İsa/Tanrı, İncil (Başlangıçta şükût vardı), 7 Günah (Eflatun'un Galata Mevlevihanesi'nde

Anarın romanı kurgulamada bence çok ciddi sıkıntıları var, yani genel hikayeye çok az hizmet eden şeyler/kişiler sayfalarca anlatılıyor. Hele ki kullanmakta ısrar ettiği Anarca kelimeler beni rahatsız ediyor. Bu kitabın bitirilişini de açıkçası saçma buldum. Kitap bana ne kattı bilmiyorum ama okumasam da olurmuş gibi hissettim bitirince.
Edebiyatın ve dilin olanaklarını neredeyse sonuna kadar kullanmış. Olduğum yerden okumuyorum da anlattığı yerden izliyorum gibi hissettim. Olayların gelişmesini kendi hayatımı etkileyecekmiş gibi merakla bekledim. Mistik yanları da var hikayenin ama onlar da hiç gözüme batmadı. Sonuç olarak; İhsan Oktay Anar'ın anlattığı hikayeyi de anlatış seklini de sevdim.
Puslu Kıtalar Atlasına bayılmıştım. Suskunlarda aynı zevki alamadım. Takip etmekte zorlandım ve zaman zaman sıkıldım. Belki de zamanı değildi, ileri bir tarihte yine okuyabilirim.
Kitabın son sayfasını da okuyup kapatınca vay be nasıl bir hayal gücü, nasıl bir zeka diye hayran hayran düşüncelerle uzaklara dalıyorsunuz. Öyle bir atmosferin içine alıyor ki sizi, buram buram tarih, felsefe, tasavvuf satırlarında ilerliyorsunuz.Tabii yer yer Osmanlıca kelimeler olması beni de zorladı. Gidişata göre tahmin ettikleriniz de oluyor tamamen sözlük açıp okunmalı demiyorum ama ihtiyacınız oluyor. E o kadar emek vererek okumak da ayrı değerli kılıyor okumanızı.Kalın Musa, musîki
0 Comments:
Note: Only a member of this blog may post a comment.